PAKİSTAN-TÜRKİYE İLİŞKİLERİNİN TARİHİ

Türkiye ve Pakistan, daha ülkeleri kurulmadan ya da bağımsızlıklarını elde etmeden önce de halkları birbirine derinden âşık iki dünya ülkesidir. Bu sevgi ve şefkat dünya ülkeleri içinde örnek olarak sunulmaktadır. Bu yüzden Türkler bu ilişkiler hakkında sık sık "Pakistan'ın adı geçer geçmez akan su durur." derler.

PAKİSTAN-TÜRKİYE İLİŞKİLERİNİN TARİHİ

Türkiye ve Pakistan, daha ülkeleri kurulmadan ya da bağımsızlıklarını elde etmeden önce de
halkları birbirine derinden âşık iki dünya ülkesidir. Bu sevgi ve şefkat dünya ülkeleri içinde örnek olarak sunulmaktadır. Bu yüzden Türkler bu ilişkiler hakkında sık sık “Pakistan’ın adı geçer geçmez akan su durur.” derler. Genellikle Muhammed bin Kasım’ın bugünkü Pakistan’a gelişi ile Hindistan’da İslamiyet’in yayılmasının başladığı bilinse de aslında Hindistan’daki ilk İslam imparatorluğu ya da Abbasi Halifeliği tarafından Sultan unvanı verilen ilk hükümdar, Hindistan’a çeşitli saldırılar yaparak bölgede egemenliğini kuran Sultan Gazneli Mahmud’dur.

Urdu dili, tüm bölgesel dillerin kelimelerinin askerler (Ordu) tarafından kullanılması nedeniyle Urduca (Ordu kelimesinden gelir) olarak ortaya çıkmıştır. Gazneli hanedanından sonra Gurlu hükümdarları, daha sonra da Memlûkler, kurucusu Kutbuddin Aybek olan Delhi-Türk İmparatorluğu’nu kurarken, imparatorluğun devamındaki Hilci ve Tuğluk aileleri de Türk ailelerine mensuptu. Daha sonra Babür, 26 Aralık 1530’da Babür İmparatorluğu’nu kurdu ve bu Hümayun, Ekber-i Azam, Cihangir, Şah Cihan, Alamgir tarafından devam ettirildi ve II. Bahadur Şah’ın İngilizler tarafından yenilgiye uğratılmasından sonra Babür İmparatorluğu sona erdi. İngilizler Osmanlı İmparatorluğu’nun farklı bölgelerini işgal ettiğinde, alt kıtadaki Müslümanlar, Mevlana Muhammed Ali Jauhar ve Mevlana Shaukat Ali Jauhar’ın önderliğinde tüm Hindistan’ı sarsan Hilafett Hareketi’ni başlattı. Allame İkbal, 1912 yılında Lahor’daki Badşahi Camii’nde Türkler için başlatılan bağış kampanyası sırasında Trablusşam şehitlerini çok etkileyici bir şekilde anmak için aşağıda yazdığı şiirinde Hz. Muhammed’in (sav) varlığından bahsetmiştir.
Peki, bizim için ne hediye getirdin?
“Efendim, dünyada huzur ve rahat kalmadı,
Olmasını istediğimiz hayat da ele geçmiyor,
Varlık bahçelerinde binlerce lale ve gül var,
Ama kokusu olan vefa sahibi o gül artık bulunmuyor.
Ben sizin huzurunuza bir şişe getirdim,
Öyle bir şişe ki onun içindeki cennette bile bulunmaz, Onda senin ümmetinin namusu parıldıyor, Onda Trablus şehitlerinin kanları bulunuyor”.
Bu bağış kampanyasında Müslümanlar 1,5 milyon sterlin topladı ve bunu Türkiye Hükümeti’ne gönderdi. Kadınlar Türklere yardım etmek için mücevherlerini vermekten çekinmediler. (Daha sonra bu para ile Türkiye İş Bankası kuruldu). Pakistan’ın kurucusu Kaid-i-Azam Muhammed Ali Cinnah, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten büyük ölçüde etkilenmiştir. İki lider arasında farklılıkların yanı sıra çok fazla benzerlik vardır. Muhammed Ali Cinnah, deneyimli bir hukukçuydu ve Hindistan’da etkili müzakereleri ile siyasi mücadeleyi sürdürerek yeni bir “Pakistan” devletinin kurulmasının yolunu açmıştır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Osmanlı İmparatorluğu’nun farklı bölgelerini işgal eden müttefik kuvvetlere karşı savaşmış ve Anadolu’nun tamamı ile Trakya’nın bir kısmından oluşan “Türkiye” adlı yeni bir devlet kurmuştur. Her ne kadar iki lider birbiriyle tanışma fırsatı bulamasalar da Cinnah’ın Atatürk’e karşı büyük bir sevgi ve saygısı vardı. Bu nedenle, Atatürk 1938’de öldüğünde, Cinnah, Atatürk’ü “İslam dünyasının büyük bir şahsiyeti ve büyük generali, İtilaf kuvvetlerini yenen, devrimler getiren ve ülkeyi çok kısa sürede kalkınma yoluna yönlendiren lider” olarak nitelendirerek saygılarını sundu. Pakistan’ın kurulmasından kısa bir süre sonra Kaid-i Azam Muhammed Ali Cinnah, Türkiye ile ilişkilere önem vermiş ve Mian Bashir Ahmed’i Pakistan’ın ilk Türkiye Büyükelçisi olarak atadı. Türkiye’nin ünlü bilim adamı ve edebiyatçısı Yahya Kemal Bayatlı, Türkiye’nin ilk Pakistan Büyükelçisi olarak 4 Mart 1948’de Muhammed Ali Cinnah’a güven mektubunu takdim etmiştir. Bu vesileyle konuşan Cinnah, “Sizi temin ederim ki Pakistan halkı ülkenize büyük saygı duyuyor. Şimdi iki ülkenin birbiriyle ilişkilerini bağımsız olarak daha da geliştirmesi gerekiyor.” demiştir.

Dr. Furkan HAMİT / furkanhamit@gmail.com

İlgili Haberler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu